Yoga Bedeni, Buddha Zihni

Buddha der ki:

“Olumlu özellikleri geliştirin ve olumsuz duyguları azaltın. Aydınlanmaya giden yol budur.” Yoga üstadları bedeni güçlendirerek daha esnek hale getirmemizi ve zihinle birleştirmemizi söylerler. Eğer daha önce yoga yapmayı denediyseniz, bu tavsiyeyi yerine getirmenin hiç de kolay olmadığını bilirsiniz. Ayaktaki pozlardan birindesinizdir ve bacak kaslarınız yanıyordur. Başınızı dizinize getirmeye çalışıyorsunuzdur ve hamstringleriniz parçalanıyor gibi hissediyordur. Bağdaşta, meditasyon oturuşundasınızdır ve omurganız çöküyor, dizleriniz acıyordur ve tek düşünebildiğiniz akşam yemekte ne yiyeceğinizdir. Dersten harika hissederek çıkarsınız, fakat sonra önünüzden hızla biri geçer ve öfkeleniverirsiniz.

Yoga sizi daha güçlü biri yapmış olsa da, daha iyi bir insan yapmamış olabilir.

Cyndi Lee’nin dediği gibi, “İnsanların bedenleri değişir, fakat zihinleri hala oradan oraya atlamaya, kalpleri hala gerginlik ve korku katmanları altında gömülü kalmaya devam eder.”

“Öğretiler bizi bağlantı için başka yere bakmaktansa, hali hazırda olduğumuz kişiyi kabullenmeye davet eder, çünkü uyanmış kalbin tohumu zaten hepimizin içindedir: bu biz insanların mirasıdır. Sadece korku, kıskançlık, öfke, nefret ve açgözlülük fikirlerine takılıp kaldığımızdan dolayı güzel lotus kalbimizin çiçeklendiğini her zaman hissedemeyiz.

Budist meditasyon teknikleri bu hislerin hiç birinin sabit olmadığını görmemizi sağlar ve uygulama aracılığıyla, oturduğumuz yerde ya da ayaklarımızın üzerinde sağlamlığımızı korumaya devam ederken, onların ortaya çıkıp yok oluşlarını nasıl izleyebileceğimizi kavrarız. Herşeyin anbean tecrübesiyle doğrudan etkileşimde kalmayı öğreniriz.”

“Eğer kalbiniz de ciğerleriniz gibi, her sinyalle almaya ve vermeye açık olamayacaksa uyanık olmanın ne faydası var ki?

Farkındalık, acımasız huylarımız ortaya çıktığında bunu fark edebilmemize yardımcı olarak, bu dürtü ile genelde peşi sıra gelen tepki arasında bir boşluk yaratmamızı sağlar.

Kalbimizin derinlerine dalıp, dışarıya bir nezaket incisiyle çıkmamız için alan oluşturur.”

“Yoga asanalarını uygulama sürecine bu zihin/kalp eğitimini de ekleyince, asanalar kendi bedeninin formu içinde tüm dünyayı anlamaya başlamanın bir yolu haline gelir.”

“Shamatha uygulaması sürekli evrimleşen dünyamız içinde merkezimizi korumayı öğrenme tekniğidir. Sabit bir saadet hali yaratmakla değil, zihnin tıpkı hava durumu gibi değişen tüm hallerini tecrübe etme cesaretine sahip olmakla ilgilidir. Etrafımıza olan bitene uyanma ve olan bitenin ortasında, diğer bir deyişle, şimdiki anda, mevcut kalma çalışmasıdır. 

Bir şeylerin olduğundan farklı olmasını dilemeyi bırakabilmeye ve hareketle baş edebilmeyi öğrenmeye başladığımızda, bir denge ve koşulsuz memnuniyet haline doğru yönelebiliriz.”

“Eğer yoga bir uygulamaysa, neyin uygulamasını niye yapıyoruz? 

Sukha bazen boşluk olarak tercüme edilir. Zıttı ise dukkha’dır ve bazen ızdırap olarak tercüme edilir, ya da Krishnamacharya’nın tabiriyle “karanlık oda”. Solace of Open Spaces’de Gretel Ehrlich “Boşluk, arındırılmış, sönük ya da ‘dalgın’ bir hayatı değil, herhangi bir fikre ya da duruma zekice uyumlanabilen bir aklıselim bir hayatı ifade eder.” der. Hepimizin yaşamak istediği hayat bu değil mi?”

“Her nefese, her adıma, her poza ve aradaki geçişlere dikkatimizi vermeye başladığımızda, aradaki her şeyin ve her anın eşit değerde olduğunu da idrak etmeye başlarız. Aşkın tecrübe de yok, aşkın olmayan tecrübe de. Otobanda araba kullanmak aşkın bir tecrübe olmayabilir, fakat arabaların parlaklığına, şehirden kırsala geçişe, hızlı hareketin enerjisine uyanırsam, bu hayatımızın her anının değerli olduğunu hatırlamamı mümkün kılabilir.

Farkındalığımızı vinyasa uygulamamıza taşıdıkça, gözümüzün önündekini daha net görmeye ve her nefesle nasıl dönüştüğünü izleyebilmeye; bir şey diğerinin içine karıştıkça, bağlantılarımızın büyüklüğünü ve her anın içindeki gücü doğrudan tecrübemiz aracılığıyla anlamaya başlarız. Bu farkındalık yaptığımız şeye bir proje gibi yaklaşma dürtümüzü kırar çünkü hedef odaklı değildir. Vinyasa yogada hiçbir şey bitmez, çünkü her son yeni bir başlangıç ve hedefsiz yolun fiziksel bir ifadesidir.”

“Budist bakış açısına göre, savaşçı başkaları üzerinde güç sahibi olan kişi değildir. Kutsal savaşçı, korkularına yargılardan ve saldırganlıktan uzak bir şekilde bakabilen ve kendine cesaret ve sevecenlikle yaklaşarak korkusuzluğu geliştiren kişidir. Savaşçı yüreği bu nezaketten filizlenir. Nazik olmak pısırık olmak anlamına gelmez. Herhangi bir durumda, o anın içinde olan biteni net bir şekilde görerek, çarpan kalbimizi duruma tamamen açabilme cesaretini göstermek anlamına gelir. Yoga asanalarına savaşçının katiliği ve nezaketiyle yaklaştığımızda, uygulamamız merkezli, uyanık, kendine güvenli ve bizi sınayan durumlar karşısında esnek olabilmemiz için bizi eğiten bir program olmaya başlar.”

“Savaşçılar olarak, sadece belli şeylere açılmayı ve diğerlerini reddetmeyi seçmeden, nazik bir kalple kendimizle yüzleşmeyi öğreniyoruz. Rahatlamayı ve yalnızca iyi veya tanıdık olan hislere değil, çok daha fazlasına açılmayı öğreniyoruz.”

“Ne hissettiğinizi anlayabilmek sessiz olmayı, dikkati vermeyi ve harekete alan yaratmayı gerektirir. Öncelikle nasıl hissettiğimizi bilmeden, farklı hissettiğimizi ya da bir şey olup olmadığını nasıl anlayabiliriz ki? Uygulama size bu süreci gösterecektir. Halihazırda düşündüklerinizi, hissettiklerinizi ve inandıklarınızı açığa çıkaracaktır. Bırakabilmenin, harekete, boşluğa ve olasılıklara açılabilmenin ilk adımı, kendi sabit davranışlarınızı ve sizi hayatınızı dolu dolu yaşamaktan nasıl alıkoyduklarını fark etmektir.”

“Ahimsanın rehberimiz olmasına izin vermek, en azından kendi başımızın belası olmamak anlamına gelir. Çoğu zaman bunun farkında olmasak da, dikkatlice baktığımızda, alışkanlıktan gelen bazı davranışlarımızla nasıl kendi mutluluğumuzun önüne geçtiğimizi ve kendi ızdırabımızı yarattığımızı görebiliriz.”

“Hedef odaklı yaklaşım, neredeyse her şeyin gözümüze engel gibi göründüğü bir durum yaratır. Peki ya hedefiniz engelleri fark etmek ve onların doğasının –nitelikleri, dokuları, şekilleri- o anda sizi uyandıran şey olmasına izin vermek olsaydı? Böylesi bir yaklaşımla engel gibi görünen her şey anında yolunuza, yönünüze, dostunuza dönüşür. Çok daha ilginç olan kendini tanıma süreci, kendini geliştirme çabasını dize getirir. Kazanma ve kaybetmenin karşısındaki üçüncü seçenek, sizi neyin mutlu ettiğiyle ilgili seçeneklerinizi artırır.”

“Yoga ve meditasyon aracılığıyla dünya barışını sağlamamız mümkün mü? Bunu bilmiyorum, fakat Chögyam Trungpa der ki, “Evrenin hakimi olmanın yolu kalbini açmaktır.” Kalbimizin gel gitleri azaldığında, kendimizi herşeyin nefes alıp verdiği, titreştiği, genişlediği ve daraldığı koskoca dünyadan ayrı hissederiz. Yoga, Budizm ve tüm spiritüel yollar evrenin kalbine, Büyük Zihne, Yüce Ruha, varoluşun Kaynağına doğru olan yolu gösteren birer haritadır. Şayet hareketini hissedebilecek kadar cesur olursak, evrenin kalbinin, her daim kalbimizin içinde olduğunu görebiliriz.”

“Sessiz kalabilme, kendini toprağa bırakabilme ve bu kadar korunmasız olabilme becerisi cesaret, güven ve bırakabilmeyi gerektiriyor. Kendi içine bakabilme cesareti; kendinle ilgili öğreneceğin şeyin temelde iyi olduğuna güvenmek; her ne yüzeye çıkarsa bırakabilme ve açık, sessiz, köklü kalmaya devam edebilme becerisi.”

“Koşullar asla mükemmel olmasa da, aslında her zaman tam da olması gerektiği gibi. Alana kendinizle bağlantı kurma niyetiyle girdiğinizde, o alan kutsallaşır. Olabileceklere merakla yaklaşabilir misiniz? Dürüst olabilir misiniz?”

“Bilim bize bugün kanadını çırpan bir kelebeğin, yarın dünyanın öteki ucunda fırtına yaratacağını söylüyor. Tıp bilimi bize dirseğimizde küçücük bir çizik olsa dahi, tüm bedenimizin onu iyileştirmek için çalıştığını söylüyor. Tüm enerjiler birbiriyle ilişkili ve her şey birlikte çalışıyor. Bir şeylerin sonucun kontrol etme becerimiz olmayabilir fakat kendi düşüncelerimizin, sözlerimizin, eylemlerimizin diğerlerini nasıl etkilediği konusunda dikkatli olabiliriz. Sadece kendi hayrımız için değil, tüm dünyanın hayrına uygulama yaptığımız anlayışı, uygulamanın en derin faydasıdır. 

Yoga felsefesi, bedenimizin tüm evrenin haritası olduğunu söyler.

Pema Chödrön, meditasyon yaparken kendi formumuzda tüm insanlığı incelediğimizi söyler. Bedenimizin tüm dünyanın bedeninin bir parçası olduğunu ve zihnimizin tüm dünyanın zihninin bir parçası olduğunu anladığımızda, Yoga Bedeni, Buddha Zihni’nin gerçek anlamını da kavrarız-güçlü, engin ve her şeyi dahil eden.

Bu kulağa çok büyük gelebilir fakat kahraman olmamıza gerek yok. Kendi gelişimini izlemeye ilgi duyan sıradan anneler ve babalar, öğretmenler, muhasebeciler, tesisatçılar, avukatlar, manavlar, dekoratörler, müzisyenler, siyasetçiler ve çömlekçiler olabiliriz. Kalbimizden yükselenleri giderek daha yoğun hissedebilmeye başladıkça, zihnimizi/niyetlerimizi bedenizle/eylemlerimizle uyumlayabilmeye başlarız. Bunun için abartılı hareketlere ihtiyacımız yok. Tek yapmamız gereken her ana dikkatimizi vermek.”

Sinem Er

Referans:

Kaynak – Yoga Bedeni, Buddha Zihni

Cyndi Lee

Pingala Yayınevi

Görsel:

Jamie Street