Bedenin Bilgeliği: Ağlamak

Gözlerimizin dolduğu, yaşların aktığı o anlar da bedenin bilgeliğiyle bizi desteklediği zamanlardan. Duygusal tetiklenmeye cevaben ağladığımızda bedenimiz hem fizyolojik, hem de psikolojik sağlığımıza destek veren birbirinden önemli süreçlerden geçiyor.

? Stres hormonu kortizol seviyemiz düşüyor, iyi-hissetme ve bağlanma hormonu olarak da bilinen oksitosini, bedenin ağrı kesicisi olan endorfinleri salgılıyoruz. Ağlamak bir detoks süreci. Ağladıktan sonra gerginliğimizi atıp, kendimizi bir parça daha iyi hissedebiliyoruz.

?Hıçkıra hıçkıra ağlamak oksijen seviyesini destekliyor. Ve başlarda nefesimiz çok düzensiz gibi gözükse de süreç boyunca ağlamak nefesimizi düzenliyor.

?Bir süre ağladıktan, atılması gereken toksinler atılıp, ihtiyacımız olan doğal yatıştırıcılar alındıktan sonra parasempatik sinir sistemimiz aktive oluyor. Sakinleşiyoruz. Dinlenme ve sindirmeye kapı açılıyor.

?Ve bütün bu süreçler uykuya geçişi de kolaylaştırabiliyor. “Ağlarken uyuyakalmışım” dediğimiz durumları ‘uyuyana kadar ağladım’dan ziyade ‘ağladığım için uyuyabildim’ şeklinde de düşünebiliriz.

? Ağlamak = iyi hissetmek demek doğru olmuyor; o kadar basit değil. Ama ağlamak kompleks bir süreç ve bu sürecin sonunda fizyolojik olarak dengemizi (ve belki de ihtiyacımız olan sosyal desteği) bulmamız mümkün oluyor.

? Gözyaşlarımız ülkemizdeki yangınları söndürmeye yetmiyor belki ama içimizdeki yangınları soğutmak için kullanabileceğimiz bir kaynak.

Psk. Dr. Gizem Toska

6.08.2021

Fotoğraf: Instagram @wah_sudha