Özgecan Tapa rehberliğinde gerçekleşen mevsim seremonilerimize, “Karanlığın Mucizeleri” Kış Seremonisi ile devam ediyoruz. Gelin, kuzey yarım kürede en uzun gece olarak kutlanan 21 Aralık’ı birlikte karşılayalım. Bu özel seremoni; aydınlık-karanlık, hareket-hareketsizlik, ses-sessizlik gibi ikilikler üzerinden bedenle kurulan doğal ve iyileştirici bağı yakalayacağımız bölümlerden ve paylaşımlardan oluşacak.
‘Tohumlar karanlıkta büyür.’
C.S. Lewis
Kış mevsimi doğada ve bedenlerimizde yin enerjinin hakim olduğu bir zamandır. Kış, bizi karanlığın mucizelerinden beslenmeye davet eder.
Toprak karla kaplı ve tohumlar rüyadayken, bitkiler enerjiyi köklerinde muhafaza eder.
Tıpkı metabolizmamız gibi, doğadaki büyüme de yavaşlar.
Bu dönemde beyin dalgalarımız yoğunlukla Delta seviyesinde ilerler ve bu, büyüme hormonu salgılamamızı tetikler. Derin dinlenme bizleri yeniden canlanmaya hazırlar. Hem fizyolojik hem spiritüel anlamda yenileniriz.
Kış mevsiminin dingin karanlığına geçtiğimiz bu eşikte, bedenlerimizle, evimiz olan doğa ile ve birbirimizle anlamlı, besleyici bağlar kurmak için hareketi merkeze alacağız.
Bu çalışmada özgür dans, derin dinlenme (yoga uykusu) ve kutsal kalp meditasyonu ve ses aktivasyonu uygulayacağız.
Önümüzde uzanan mevsim için niyet ve dileklerimizi beden-zihin bütünlüğü içinde netleştirmeyi araştıracağız.
Kuzey yarımküredeki en uzun geceyi bir HAPAKA ritüeli haline gelen SEREMONİ ile birlikte kutlamaya sizleri davet ediyoruz.
Seremoninin Kazanımları
- Doğanın döngüselliğinden ilham alarak fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarımızı tanımak,
- Özgür hareketin yaratıcılığımız üzerindeki dönüştürücü etkisini fark etmek,
- Ses aktivasyonu ile özgün ifademizi tanımak, rafine etmek,
- Derin dinleme becerilerimizi keskinleştirmek,
- Doğanın döngülerini ve mevsim geçişlerini birlikte onurlandırmak,
- Hız ve haz odaklı modern yaşantımızda kendi ihtiyaçlarımızı keşfetmek ve karşılamak için özümüzle bağlantıda kalmak.
Bu buluşma herkes için uygundur. Katılmak için daha önce dans etmiş olmanız gerekmiyor. Bilinçli dans ve hareket pratikleri bedeninizin ifadesine fırsat vermek ve canlı olana tanıklık etmek için güvenli bir adımdır.
Bu buluşmalar; 365 günlük döngüyü kuş bakışı inceleme fırsatı sunmak için toplamda 4 bölümden oluşmaktadır. 21 Mart, 21 Haziran ve 23 Eylül 2023 tarihlerinde mevsim koşullarına uygun bir pratikle tekrarlanacaktır.
DANSIN TERAPÖTİK ETKİLERİ
Amerikan Dans Terapi derneğinin (ADTA) araştırmalarından özetle:
Dans ve hareketin fiziksel sağlığımıza etkileri artık bilimsel olarak ölçülebiliyor. Hareket, kaslarımızın güçlenmesi, kan dolaşımının hızlanması, kalp ritminin artması ile bedende olan kronik ağrı, tansiyon ve stresin azaltılmasına destek oluyor. Fiziksel koordinasyonu artırarak genel anlamda yaşam kalitesini yükseltiyor.
Dikkatimizi odaklayabilir, konsantrasyonumuzu daha uzun süre canlı tutabilir
olmamızı destekliyor.
Dansın terapötik olarak uygulandığı çalışmalar beyinde rasyonel (bilişsel), kinetik (harekete dayalı) ve duygusal fonksiyonlarımızı artırıyor.
Hareketlerle oluşturduğumuz akışkan dil, söze dayalı olmadan kendimizi ifade etme, travmatik olayları yönetebilme/aşabilme ve sosyal bağlar kurma becerilerimizi güçlendiriyor.
Dans etmek, bedende sıkışık kalmış enerjilerin hareketle akışını, depresyon ve anksiyetenin azalmasını, yaşam kalitesinin artmasını sağlıyor. Beden – zihnin ahenkle çalışmasını etkiliyor.
Dans beyin fonksiyonlarımızı pekiştirirken, hafızayı güçlendirip, demans/bunama riskini büyük ölçüde azaltıyor. (Albert Einstein college of Medicine araştırmasına göre katılımcılarda %76 oranda daha az demans riski olduğu gözlemlenmiş.)